23 yıldır sinema seyircisiyim. Gördüğüm yüzlerce film sonrasında sanat sineması ile ilgili görüşlerimi 10 maddede şöyle toplayabilirim:
1. Sinema, soylu duyguları, keskin algıları ve/ya yüksek düşünmeyi uyaran bir sanat etkinliği olarak görülecekse (buna “yükselteç olarak sinema” [YOS] diyeceğim) süresinden kurgusuna, oyuncu seçiminden senaryosuna, kamera açılarından ışık ve ses çalışmasına “bileşenlerine ayrılamaz” bir bütündür. Ödüllerin ayrıştırıcı doğasına uzaktır.
2. YOS, “star sistemi”nin ürünlerine ve etkilerine uzak durmalıdır. Bir/kaç seferliğine kendini öbürünün etkisinden koruyabilir ama yaratıcısı bir süre sonra 180° dönüş yapacaktır. Sinema aşina/popüler yüzlerden zarar görmektedir.
3. “Uluslararası yapım” mantığı neoliberal/küreselleşmeci bu meşum çağın başımıza bela ettiği konulardan biri. Çok yapımcılı eserler dokuz başlı canavarlara benzetilebilir. Yaratıcılığa müdahale riski çok büyüktür, hatta kaçınılmazdır.
4. Bir YOS’un senaryo doktorlarından, uluslararası yapım fonlarından geçerek kotarılması spontanlığın, özgürlüğün ve doğallığın zedelenmesine yol açacaktır. Öyleyse hakiki bir YOS’tan söz edemeyiz.
5. Bir yaratıcı yönetmenin popüler konulardan değil, en iyi bildiği işlerden (31 çekmekse 31 çekmekten, sakız çiğnemekse sakız çiğnemekten) medet umması, bu konulara yönelmesi YOS için elzemdir. Politik doğrucu zırvalardan sakınılmalıdır.
6. YOS, çok konuşulup çabuk tüketilmeye götüren kulvarlardan/platformlardan özenle uzak tutulmalıdır. Çok söz gına getirtir.
7. YOS, edebiyattan uyarlaması olacaksa, istisnai örnekler dışarıda tutulursa “roman” türünden değil, “öykü” türünden yararlanmalıdır. Çünkü sinema eseri şayet kalıcı bir etki bırakacaksa romanın çok olaylı yapısından zarar görecektir. YOS, olay çokluğu karşısında hac gezisi kargaşasında ezilen müminler gibi mahvolacaktır.
8. YOS, tutmuş formüllerden kurulamaz. Bir bakıma gerçek değeri, sadece bir bütün olarak “kendi kendisinde” kalınarak tarif edilemez, yaratıcısının önceki ve sonraki eserleri ile karşılaştırılarak, yani diğerleri ile halka olarak bulunduğu zincirde nerede durduğuna bakılarak da tarif edilebilir.
9. YOS, kaliteli s.çma eylemi gibi, zamanı geldi denilerek zorlama ıkınmalı eylemle üretilemez, onun doğru zamanını beklemek gerekir. Bundandır sürekli ürettiği halde önceki yapıtından “kopuş” görülemeyen yönetmenlere (Hong Sangsoo, François Ozon vs.ye) şüpheyle yaklaşılmalıdır.
10. YOS ile “eğlence olarak sinema” [EOS] arasında, gri alanda konuşlandırılan eserleri YOS içinde değerlendiremeyiz. Hesapçılık bir yapıtı EOS kapsamına ister istemez sokar.
21. 12. 2024
çizim: isimsiz, Aykut Sağır