Benim protestom erkeklik işlevlerinin zaman zaman talep edilen kolay çırpınışlarından ibarettir. Çünkü yalan konuşanların ayak seslerini duyarak büyüdüm. Buzağının dallar yüzünden dünya ile yaptığı sözleşmesindeki zulmün sarsılan, başlangıçta süslenmeyen birtakım iniltilerden ibaret olduğunu biliyorum. Gevşek putların unutulan varlıklarıyla şimdiye kadar taşıdığım şu merhametin ancak dürüst kullanıldığında etkili olduğu apaçık ortadadır. Herkese açıktan gösterdiğim şey öyle ya da böyle yaşamayı sürdürdüğümdür. Adı konmamış ahlaksızlıkları ya devrilmiş saygılar ya da henüz daha ekilmemiş tahminlerle aceleyle reddetmeyi bekliyorum. Beni alkışlayan herkesten büyüklük rozetlerinin bilhassa acı değişenlerini anlattığını biliyorum. Uzun bir süredir sabrediyorum. Açgözlünün teki benden özür diledi; süründü, sonundaysa zulmetti. Hayali alçak! Vahşi doğanın kandırılmış tanıklığını itiraf etmekten başka elinden ne gelir? Hiçbir şekilde açıklanamayan canlıların evliliklerindeki sözleri iyi şeylermiş gibi kabul ediyorum. Bunu sorgulayan olursa da onları nazik görüntüler eşliğinde, uysal iffetleri karşısında yalnız bırakıyorum. Bana verdikleri hazırcevap karşısında onların bakirelerin hoşnutluk bölgelerinde bir korku bıraktıklarını anlıyorum. Ne yazıktır ki dost fısıltılarının yeryüzünü salladığını hissediyorum. Bundan kazançlı olanın sadece onu etkileyen resimleri kovaladığını biliyorum. O kovalama öyle bir kovalamadır ki üstünlükleri unutulmazdır, gecikmiş yığınlar tarafından da çok iyi bilinmektedir. İşte bunun gibi tüm gözlemlerim ya ihlal edilmiş ya da ihlal edilecek olan şiirler üzerinde kesişmektedir, bedensel olarak onlara atanmaktadır. Uzayda nadir şüpheyle oluşan bozukluklarla, bertaraf edilebilir eşik nedeniyle, kişiye özel evrenden bir vasiyet satın alırım. Acınası bakışlar, küçümseyen toprak, mutluluk… – Ah!.. Bu herhalde nitelikli ertelemenin bir başka sonucudur.