Charli XCX’in öncelikli ilgi alanı arabalar gibi gözükse de (Vroom Vroom EP’i ama aynı zamanda Crash albümü), içine doğduğu çağı tanımlayan sürat (ve ivmelenme) arzusunu karasal bir vektörün mobil izdüşümünü oluşturan bir “yersel taşıt”la haklı olarak ilişkilendirse de, mekanik olanla bu içli dışlılığı da teknik olmaktansa (Formula 1) elit ve gösterişli bir boyuta (kişisel hız arabaları, örneğin Lamborghini) kilitlese de, daha soyut konularla hemhâl olmayı kesmez. Örneğin loop gibi. Loop’un onun müziğinde başından beri bir yeri vardı. Yalnızca bir tema olarak değil, bir form olarak da. Ve tabii en önemlisi, bir “hissiyat” olarak.
2019 yılında çıkardığı muazzam albüm Charli’nin ilk parçası, sonrasında geleceklerin sinyali gibidir. “Next Level Charli” aynı anda hem bir “gelişim”i hem de bir “tekrar”ı ifadelendirir, doğrusal ve daireseli eşler: Süksesini 2000’li yıllarda yapmış bir popper’ın (hyperpop bağlamında “pop yıldızı” tabiri kullanılmaz, “gerici” bir sözdür hatta) hayatı sürekli büyüyen, ama aynı zamanda zıplayıp duran, hoplayan bir sarmalı andırır; döne döne büyüyen bir kartopu misali. Şöyle der Charli XCX: Go forever and ever and / Bounce, never sleep / Push it all on repeat. 2019’dan itibaren hayat koskoca bir loop devresinin içindedir artık ve bu, sanki, bir kehanettir de. Pandemi hyperstition’ı.
Bu göstergenin ya da kavramın biçimselleştiği uğrak ise kendisini tam manasıyla bir izolasyon albümünde, COVID-19 döneminde çıkmış bir albümde dışavurur: how i’m feeling now. Bu albüm, her günün bir önceki günle benzerlik arz ettiği, dolayısıyla zamanın saçmalık derecesinde hızlı geçtiği, kişiye kendisini bir hamstır tekerleğindeymiş gibi hissettiren, olağanüstü ya da insandışı hızlara çıkılabilen ama bulunulan yerden bir adım öteye de gitmenin kesinkes imkânsız olduğu bir zaman aralığının ürünüydü. Bu vasıfla da bir tür stasis of speed’in ifadesi olduğu kadar bir loop çevriminin ifadesiydi. Mükemmel loop’u bu albümde keşfeder Charli XCX: Bir şeyleri denemek, deneylemek için aylar, belki yıllar vardır, ama her şeyi bu kadar hızlı tüketmek, yaratıcılığın bu tüketici döngüsüne girmek için fazla gençtir insan (Albüm ritim, ton ve temposu birbirinden farklı 11 parçadan oluşur ve bu açıdan bir tür sonik mood swing’tir tastamam). En azından o ya da onun jenerasyonu ve sevenleri fazla gençtir bütün bunlar için. Onun deyişiyle: Angels. (Yaştan azat melekler?)
Keza “party 4 u” parçasının klibi de, party 4 u da bu loop devresinin, COVID-19-induced döngü sisteminin how i’m feeling now albümüyle bağlantısında mükemmel bir sunumudur. Bu video klipte gördüğümüz tek şey uzanmış vaziyetteki Charli XCX’tir ve gözlerini indirip kameraya baktığı anda aynı imge bu imgenin (artık “bir önceki imge” olan imgenin) üstüne biner ve sürekli olarak tekrar eder bu işlem, mükemmmel yani sonsuz bir loop oluşturacak şekilde. Ama bu nasıl bir loop? Daha doğrusu, nasıl bir bindirme devresi? Uroborik, katı bir biçimde uroborik. Bundan kasıt, bindirmenin kendisini kopyalamaktan, çoğaltmaktan, imgenin derinliklerine bir virüs gibi yaymaktan başka bir işlevi olmaması bu klipte. Sonuç: Bindirme aracılığında giderek statik bir imgeymiş gibi algılanmaya başlanan bütün bir hareketli görüntü. Öyle ki, videoya visualizer adı bile konulmamış, “Official Audio” denmiş, imge imgeden bile sayılmamış. O denli statik ve tekrarlı yani; bir hareketli görüntü olamayacak kadar fotografik bir hareketi var. Uroborik yani sonsuzluğu imleyen bindirme, bir loop olarak, neredeyse paradoksal mahiyette öyleyse: Kinetik olanı öyle bir kiplendirmek ki onu zıttı olduğu şeye, statik olana eş kılmak. Bu ancak COVID-19 vaktinde düşünülebilirdi. Virüs gibi çoğalan ve zamanda aynıyı sürekli tekrar eden bir formu aynı formda fakat imgesel değil fiziksel, hatta hücresel dünyada devinen bir entitenin ortaya çıkartması garip değil hiç mi hiç.
Müzik videosu olmayan, visualizer olduğu da kısmen söylenebilecek olan, küçük harfle official audio demenin ise yürek isteyeceği bu şey nedir? Belki de video klip ifadesi, müzik videosundan tam da bu bağlamda, bu video özelinde ayrılıyor, ayrılmıyorsa da ayırıyoruz şimdi, “numune”nin özgül bir illüstrasyonu uğruna: Küçük bir klipten, yavaşlatılmış bir high-angle selfie-like shot’tan bir video türetmek. Bunu da bindirmeyle yapmak, ama yalnızca hissedilen, “içeride bilinen” döngüyü sağlamak adına. Yaşanan izolasyonun etkisini ifadelendirmek, bir ifadeye dönüştürmek için. Günlerin üst üste bindiği, yavaşça akan, donuk olduğu kadar çatlak, yapay ışıkla aydınlanan yıkık bir mevcudiyetin videolaştırılması. Duvara bakmanın yaratmış olduğu hissin mükemmel bir görsel dışavurumu. Ve psişik de tabii: Bize bakıyor ama ayrıca duvara da; duvar biziz, tıpkı onun gibi sıkılmış ve ona bakarken de sıkılan. Hannah Diamond da denedi bunu (“Staring at the Ceiling”), ama nafile, zira duvara bakmak da glamarous hâle getirilemez. Tatlı da, kawaii de kılınamaz kuşkusuz. Boş boş bakmanın, baymanın, dasein’a gelen “daral”ın, “kendi-kendine-darlanmış-olmaklığın” kusursuz çıktısını Charli XCX sunar party 4 u’da. Periyot tarafından, (Gen Z’nin sayısız kez deneyimlediği) bir diğer “tarihi an” tarafından darlanmanın (video) kaydı. Bir diary film miydi bu? Başka tip bir slay miydi yoksa? Önemi var mı? You never know.