1996 yılında Buenos Aires’te kurulmuş Orquesta El Arranque ilk yıllarının sonunda Arjantin tiyatrolarında ve milongalarda 200’den fazla gösteri yaptı. Dünyanın birçok bölgesinde Festivallere katılan ve turneler gerçekleştiren tango orkestrası El Arranque, 7 albüm kaydı ile Tango topluluğunda sağlam yer edinmiştir. Grup üyelerinden Elektro Gitar virtüözü Martín Ramiro Vázquez ile yaklaşık 10 sene önce Türkiye’de tanışma fırsatı yakalamıştım. Bu sene Arjantin’e yaptığım seyahatte Martin ve ailesi ile daha fazla vakit geçirip sohbet etme fırsatı yakaladım. Kendisi ile müzik ve dönemin yarattığı değişimler üzerine bazı sorular sordum ve o sorulara kendi bakış açısı cevaplarını verdi.
Müziğe olan ilginiz kaç yaşında başladı?
8 yaşındayken gitarla şarkı çalmayı öğrenmeye başladım ancak bu ilginin farkına vardığımda 12 yaşındaydım.
Sizi müzik dünyasına ne yönlendirdi ve etkiledi?
Bach’ın Tocatta fügünü ve D minör fügünü ilk duyduğumda hiç unutamadığım bir histi. Bu his yıllar boyunca her türlü müzikle geri geldi.
Arjantin ile özdeşleşen Tango müziğini dünyanın farklı ülkelerindeki dinleyicilerle buluşturuyorsunuz. Bu konudaki düşüncelerinizi ve onlarla etkileşimlerinizi de paylaşabilir misiniz?
Tango müziğinde dünyanın dört bir yanındaki insanların dikkatini çeken bir şey var. Dillerin ve kültürel farklılıkların ötesine geçen bir gizem. Tangoda bulunan İtalyan öğelerinin yanı sıra İspanyol, Fransız, Alman ve hatta Afrika (senkopasyon) unsurlarının karışımı, muhtemelen onu dünyanın her yerindeki herhangi bir dinleyici için çekici kılıyor. Ve sadece müzik değil, aynı zamanda dans, şiir ve özel bir şarkı söyleme biçimi olduğu için, geniş bir izleyici kitlesi, tarifsiz olanı deneyimlemelerini sağlayan teatral drama, komedi ve erotikliğe dalmak için bir neden bulacaktır.
Bir orkestranın parçası olarak müzik yapmanın bireysel olarak yapmaktan daha olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir?
Bir orkestrada çaldığınızda, her şeyin mükemmel bir şekilde uyduğu ve bağlandığı zamanlar olur ve tam bir birlik, mutlak bir anlaşma, okyanusa dalarken okyanus olduğunuz hissi gibi bir şey hissedersiniz. Özellikle bir kolektif içinde gerçekleşen çok güçlü bir histir. Ancak sonunda bu sizi zıt algıya, aynı zamanda olduğunuz bireyin çözülmesine götürür ve bu yabancılaştırıcı olabilir. Biz insanlar, çok fazla yalnızlık ile çok fazla kalabalıkla erime arasında denge kurmalıyız.
Birlikte müzik yaptığınız müzisyenler arasında sizi en çok kim etkiledi?
Kemancı, besteci ve yönetmen Ramiro Gallo.
Postmodern dönemin yansımasıyla birlikte birçok müzik türü iç içe geçiyor ve eklektik hale geliyor. Bu durum hakkındaki yorumunuz nedir?
Bir müzik türü tükenmiş gibi göründüğünde, sınırlarını genişletmenin bir yolu olarak diğer türlerin araçlarının, biçimlerinin, formüllerinin ve/veya öğelerinin kullanılmasını gerektirebilir. Bazen sonuçlardan karışımın amaca hizmet ettiğini anlayabilirsiniz, çünkü orijinal türü sınırlarının yeni bölümünde tanırsınız. Ancak çoğu zaman nihai ürünün ne bir şey ne de diğeri olduğu görülür. Bu, yaratıcılığın eğlence endüstrisi tarafından dayatılan “zorunluluklarla” başa çıkması gereken bir konudur.
Finansal kaygılar nedeniyle gelişen elektronik altyapılı eklektik müziğin popülist tutumunun kolaya kaçmak olduğunu düşünüyor musunuz?
Bu bestecilere ve amaçlarına bağlıdır. Jacob Collier gibi bir dahi, elektroniği kendi avantajına kullanır. Nadir bir vaka olabilir, ancak yine de elektronik araçların üretebileceklerinin araçların kendilerine değil, kullanımlarına bağlı olduğunun görünür bir kanıtıdır. Yine de, her şeyi sonsuza dek değiştiren trendler vardı. Örneğin, elektronik davullar ortaya çıktığında işler daha kolay ve ucuz hale geldi, öyle ki artık birçok durumda davulcuya ihtiyacınız yok. Eskiden olduğu gibi tüplü amfi yerine amfi simülatörlerini tercih eden müzisyenler var. Ve benzeri. Yapay zeka ile işlerin nereye varacağını kim bilebilir. Doğru olan bir şey var, o da elektronik ne kadar ileri giderse gitsin, bir fincan veya bardak gibi basit bir şeyin yerini tutamayacağıdır. Bir insanın her zaman su içmesi gerekecektir ve bir ekranın önünde düğmelere basarken elinde bir bardak su veya bir fincan kahve tutacaktır. Müzikteki o bardak nedir?
söyleşi: Fırat Tunabay
çeviri: Lale Çapalov