küçük bir kesiğin keskin derinliğinde devinirken salınmaya başlandı soru işaretinin çengelinde.
kim ki onlar eprimek yerine safları sıklaştıran başıbozuklar?
başı bozmadan hayalgüçlü olmak ne mümkün!
sanat oluşumunuzu bütünlüklü mü istersiniz, bütünlüksüz mü?
sürüden ayrılanı kösnü köstekler ya hani, en iyisi bir parça diyelim geçelim a-parta – apartaküs esprisi geldi akla – (ama) gelmez olaydı.
uzakta olsun, yalnız ve olmaz olsun apart denince akla ilk gelen. Sökülsün, yapı bozumuna uğrasın, ne anlama geldiğini bilirmiş gibi. Utanmasın, sıkılsın sanki bir anlamı olmuş gibi; her şeyden apart’lanmanın cezası neyse çekilsin.
estetik modernizm dediler geldik erselikleştiremediklerimize aldırmadan. Üst perdeden boşalan, hırsını aldıran, manası bulunmayan.
özerklik dediler gittik, mesafelendik sanata alt açıdan bakanlara.
kuytulara kapılmalı soyut patikalarda.
ilksel saçmalar anıldı, zira düşgüçlü salvolar gırla.
apart’a çıksak mı? Ne o, sahteliğimiz gün yüzü mü gördü yoksa?
oysa sincaba here diyenler olmuş Kuzey Ege’de, olacak iş değil! Bu ne acele?
trapa tersyüzden ötede, suyun izin verdiği bölgede, öyle de.
dolaysızca, aheste aheste arkegonlara sarılmalı, uyarmalı onları. Gerçi bir başınalığında kendi kendini çoğullaştırarak gözden yiteceklere hangi çılgın pranga vurabilir, şaşkın mısın?
ölçüsüzlük de bir yere kadar hani. Def olup gitmeli. Sondan eklemeliliğe güvenerek efelenmemeli.
sonra üzüldüm üzgemden ayrı kaldım falan derler, neme lazım.
aç bi anzorot elalem bi b*k görsün.
ortodoslaşa ortodokslaşa anortodoksluğun kitabı yazılsın.
burada anlatılmak istenen senin hikâyen değil ki, gergefe laf anlatıldığı nerede görülmüş.
terbiye ve zaman yoksunlarına ukalalık pek yakışır doğrusu. Yine de belası neyse bulunsun.
süreler geçer duree’ler geçmez ama dürülürse dürülsün, bükülürse bükülsün kimin umrunda?
çok sıkmadı mı ya?
bitsin.
ama oynamadan, saçmalamadan, oyunbozanlık yapmadan bitmesin.
umalım da başladığı gibi bitsin.
Görsel: Beyazları Kırmızı Kamayla Vurun, El Lissitzky, 1919.