Bir zihni nasıl görünür kılarsınız? Bu soruya bir edebiyatçı cevap verecek olsaydı, “Kelimelerin kaosunda, durulmaz bir akış içinde, noktalama işaretlerini dahi es ve pas geçerek, kontrollü bir sabuklamayla” diyebilirdi. Ama sinema, bilhassa da video söz konusu olduğunda cevap görüntünün kendisidir hâlihazırda. Gördüğünüz şey zihindir tüm yönelimselliğinde ve apaçık rastgeleliğinde. Film kendi payına bir zihin gibi çalışıyordu zaten: Her plan yönelimsellikten mülhemdi ve zaman-mekânsaldı (yani zamanı ve mekânı bir imgede dışavuruyordu). Videoda ise zihnin ilksel hâline, primordial zihinselliğe varırsınız: Zihnin kapıları ya da geçitleri vardır ve her imge bir diğerinde hâlihazırda, sanal olarak verilidir; piksellerin içinde, Türkçesiyle “imgecik”lerde moleküler ifadesini bulan, sürekli bir başka imgenin içinden türeyebileceği bir imgesellik (ya da imge kompleksi). Bir matruşka olarak zihin-imge.
Caroline Poggi ve Jonathan Vinel’in Aamourocean’ın “I Find Love” adlı parçası için yapmış olduğu video klip, müzik videosu her ne kadar tam manasıyla videonun moleküler kuvvetlerini açığa çıkarmasa da, Paikci bir izzeti nefise sahip olmasa da, kuşkusuz kendi payına zihinseldir ve ait olduğu zihin de bir incel’inkidir (ya da bir otaku’nunki… Ne olduğunu siz seçin).
Bu müzik videosunda birbiriyle ayrıkmış gibi gözüken zihinsel katmanlar olsa da, aslında tüm katmanlar hâlihazırda bir figür olarak gözümüzün önünde bulunan oğlanınki, ergeninki. Katmanlar şu şekilde sınıflandırılabilir: izlenen tutorial’ın zihinselliği, tutorial dışındaki dünyanın nesnel zihinselliği (“objektif imge”, as they say), bu dünyaya nüfuz eden cosplay’cilerin fantastik dünyasının zihinselliği ve son olarak, oğlan ile tutorial’daki kızı, dolayısıyla cosplay’cileri, öyleyse katedilmiş tüm imgeleri kesiştiren, kavuşturan, kaynatan gerçekdışı zihinsellik. Bu katmanlar, her biri bir diğerinde erime ve başı ile sonu birleşme vasfıyla klipteki zihinselliği şiirsel bir haleyle kaplar ve kurgu ile gerçek arasında mekik dokur. Müziğin şen gerçeküstülüğünü imgedeki nevrozla eşleyen bir mahiyeti vardır klibin.
Bütün bunlar ne anlama geliyor? Şiirsel bir hale de ne? Önce Jean Mitry’nin, ardından Pier Paolo Pasolini’nin, son olarak ise Gilles Deleuze’ün sözünü ettiği şey: (Bozulmuş hâldeki) aklı ve akli melekeleri bütün bir imgeyi rehin alan, zihinsel dünyası nesnel bir şekilde yansıtılamayacak kadar dengesiz bir karakteri merkezi imge (ya da Deleuze’ün dediği gibi, “nitelikli imge”) hâline getiren bir imgenin imali. Mitry buna “kişisel imge” diyordu, Pasolini “şiirsel sinema”, Deleuze ise “serbest dolaylı söylem” ve her birinde söz konusu olan, bu klipte olan bitenle aynı şeydir: Gerçekliği bir sorun olmaktan çıkartıp bir bilmeceye çeviren, imgenin nesnel ile öznel kutuplarını birbirine yediren bir süreç. (Figürlerin Bressoncu poker face’liği, mimiksizliği, “model”liği ise tüm bu sürecin hissini yoğunlaştırmak, yeğinleştirmek için.)
Nasıl anlarız bu sürecin böyle işlediğini? Bu müzik videosunda ilk görüntü ünlü anime serisi Berserk’teki Guts’ın koca kılıcını yapmanın püf noktalarını öğreten bir cosplayer’ın tutorial’ınınkidir, ama sanılanın aksine yalnızca bizim izlediğimiz ve bizi izlemeyen, dolayısıyla bilinci olmayan bir şey değildir bu video: Oğlan odadan çıktığı anda ekranın içinden ekranın öte yanında, yakasında bulunan bize bakar. Cosplay girl’lerin videodaki enflasyonundan ve alayından sonra ise anlarız ki içinde bulunduğumuz imgenin aidiyeti oğlanadır tastamam, o ki gerçekliği süreklilik arz edecek şekillerde “dokunulabilir” anime karakteriyle doldurur zira. Video klibin sonunda ise sıkıntıdan ve sinirden terk ettiği odasına geri döner oğlan ve ekrandan fırlamak suretiyle cismanileşmiş tutorial’cıyı odasında, yatağının üstünde bulur, elinde yapılmış kılıcın kendisiyle. Kılıcı ona uzatır kız ve en nihayetinde, geceleyin, bir ormanın içinde kaybolur ikisi, kılıç imgede yitmemeye devam eder vaziyetteyken. Bütün bunlar ise bize tek bir şey söyler açıkça: Baştan sona bir zihnin içindeyizdir ve bu zihnin fiktif akışında, o zihne sahip olduğunu düşündüğümüz, zihinsellik atadığımız kişi bile yok olup gider. Zihinselliğin atandığı figürü bile soğuran, hazmeden, yitirten bir zihinselliktir söz konusu olan. Geriye yalnızca kılıcın kalmasının anlamı budur: Fiktif artefakt, videonun kendisinde bir dirençli iz, diğer bir deyişle bir imprint olarak mesken bulan imge, gördüğümüz her şeyi sağlayan, matematiksel bir işlemde olduğu gibi sağlanan şeydir; kurguda evini bulan kurguda yitecektir. Gerçeklik kurgusaldır hâlihazırda ve bu düzeyde: Kurgunun ihtisas alanı olarak gerçeklik.
Peki, neden bir müzik videosu? Neden bir kısa film değil? “Fark var mı?” diye sorulacak. Haklı bir soru. Ama biz farklı bir cevap vereceğiz: Çünkü adı üstünde, klibi doğuran müziktir; kimi frekanslar karşılığını hiçbir şekilde gerçeklikte temellendirilemez, “gerçekçi” bir şekilde yansıtılamaz imgelem boyutlarının dışavurumunda bulur. I Find Love’da da olandır bu; gerçek aşkı ancak zihninizde bulursunuz ve aşk her zaman için nevrotiktir biraz. İdealinizi seversiniz ve bu idealin, tanımı ve doğası gereği, gerçek olması gerekmez, hatta olmasa daha iyidir: Bir anime kızına aşık olmakta (tıpkı Hatsune Miku’nun hologramıyla evlenen Japon adamın yaptığı gibi) aşkı tüm soyutluğunda yansıtan bir taraf yok mu? Nevi şahsına münhasır ve her daim şizoid kurgusallıklar inşa eden ve kendine has tune’uyla (son kertede white noise’a yakınsar) hemhâl bir duygudurum bozukluğu olarak aşk.
görsel: Caroline Poggi ve Jonathan Vinel, I Find Love, 2017, kaynak: MUBI