“Avrupa’da bir hayalet dolaşıyor” – daha doğrusu Belçika’da – ancak bu kez hayalet kızıl değil pembe;
hayalet Vajinsky adında… Gündelik peyzajlarda gördüğü çatlaklara, oyuk, yarık ve boşluklara vulvalar
çizen, iliştiren, ekleyen ve yaratan kimliği saklı bir sanatçı olarak haz dolu şamata ve kargaşalara yol
açan Vajinsky’e apart’ın ilk “diyalog”u için seslendik ve kendisi bizi kırmadı. Bundan daha iyi bir açılış
olamazdı! Öyleyse buyursunlar!
Neden vajina?
İki bin yıldan fazla bir süredir insanlar bulabildikleri her yüzeye penis ve testis grafitileri karalıyorlar.
Kolezyum’un duvarlarından, Çin Seddi’ne kadar her yerde o ikonik ve kıvrımlı karalamaları
bulabilirsiniz. Bu yüzden, biraz da olsa skoru eşitlemenin zamanının geldiğini düşündüm ve doğa
ananın (ağaçlarıyla birlikte) bana zaten mükemmel bir ortam sunduğunu fark ettikten sonra, her şey
kendiliğinden gelişti.
Niçin anonim?
Bunun birkaç sebebi var aslında. İlk olarak, yaptığım şey kesinlikle yasal değil – (kimine göre bir sokak
sanatçısıyım ama kimine göre de bir barbarım) ve açıkçası yakalanmaktan pek haz etmiyorum. İkinci
olarak ise, tam zamanlı bir sanatçıyım ve Vajinsky olayına yalnızca bir yan proje olarak başladım. Bu
yüzden kendim ve ikinci kişiliğim arasında net bir ayrım yaratmak istedim. Üçüncü ve son olarak ise,
gölgeler içinde saklanan, vulva gücünü teşvik eden bu isimsiz karakteri yaratmanın eğlenceli olacağını
düşündüm. Sonuçta herkes biraz gizemli olmayı sever, öyle değil mi?
Vulvalarınızın nasıl karşılandığını merak etmemek elde değil. Halkın, bürokrasinin ve sanat
camiasının tepkilerinde farklılıklar oldu mu?
Genel olarak, tepkiler çok olumlu oldu. İnsanlar Facebook sayfamdan
(https://www.facebook.com/Vajinsky.Art) benimle sık sık iletişime geçiyor ve çalışmalarımdan birini
yürürken veya işe giderken keşfettiklerini ve bunun günlük yaşamlarına nasıl bir tebessüm
kondurduğunu anlatıyorlar. Tabii ki, diğer bir kesim – özellikle yaptığımın kaba bir vandalizmden
başka bir şey olmadığını düşünenler – olumsuz karşıladı. Beni rahatsız ettiğinden değil… Her
halükarda bir çeşit tepki olduğu sürece memnunum.
Kendinizi aktivist ya da gerilla sanatçısı olarak tanımlıyor musun?
Kendimi bir şey olarak görmüyorum. Ben sadece elinde boya fırçası olan ve her zaman yaptığı şeyi
yapmaya devam eden biriyim. İnsanların yaptığım şeyi nasıl algıladıkları onlara kalmış. Şu an ben
görüşümü dile getirmesem bile dünyada yeterince toksik bir taraflılık var zaten. İnsanlar benim kadınları ve onların cinselliğini olumlu bir şekilde temsil ettiğimi düşünürlerse bu beni mutlu eder ama bu, ciddi şekilde kafa yorduğum bir durum değil. Arzu ettiğiniz ölçüde ciddi veya gayriciddi bir şey bu. Sonuçta küçük bir ayrıntı ya da ince bir ayrım büyük farklar yaratır.
Hem Vajinsky personanız hem de genel olarak sanatçı kişiliğiniz bağlamında ilhamlarınız kimler ve
nelerdir?
Vajinsky olmayan sanatsal kariyerimde, ilhamlarım sayılamayacak kadar çok. Bununla birlikte,
Vajinsky olarak, herhangi bir sanatsal gösterişten kopmaya ve basitçe yaratmaya çalışıyorum. Yaratıcı
süreç o kadar zahmetli ve her şeyi tüketebilir ki, sonunda şeytanlarınıza teslim olursunuz. Vajinsky benim kurtuluşum. Sorgulamıyorum ya da düşünmüyorum, sadece yapıyorum. Laf aramızda, söylemek istediğim şey; birçok insanın takma adımı, Vajina kelimesini alıp mümkün olduğunca Bansky”vari” gibi gösterecek şekilde seçtiğimi düşünmesine karşın, aslında bu takma ad, ünlü Polonyalı balet Vaslav Nijinsky‘nin adı ve soyadının bir karışımıdır. Belki de Vulvarine gibi kültürel olarak daha modern bir isim seçmeliydim…
Gustave Courbet’nin “L’Origine du monde”si için, batılı gözün ve modern sanat sahnesinin bir
vajina ile ilk defa yüzleştiği/yüzleşmek zorunda kaldığı an demek yanlış olmayacaktır – ki bu eseri
1866’da sipariş eden ve haliyle olan ilk kişi bir Türk diplomatı olan Halil Bey milli gururumuzdur!
Vajinanın taşıdığı şok etkisinde günümüzde aynı olamasa da bunu hala hissedebiliyoruz. Bu konuda
ne düşünüyorsunuz? Sizce günün birinde vücudumuz her bir noktasıyla – nihayet – “olağan” bir hal
alabilecek mi?
Daha önce de belirttiğim gibi, özellikle politik olarak güdülenmiş veya sorun odaklı değilim. Bununla
beraber, beni ateşleyen şeylerden biri; halkın vulva/vajina algısını dönüştürme ihtiyacımdı. Büyük
ölçüde dinsel hegemonya yüzünden vulva, (sanki kadın cinselliğini tanıyınca kıyamet kopacakmış gibi)
her zaman katı düzenlemeler ve kontrole ihtiyaç duyan adaletsiz ve gizemli bir tabu olarak kabul
edildi. İnsanların vulvalarımı nasıl algıladıkları umurumda değil ama vulva oldukları gerçeğinden
kaçamazlar. Ve merak etmeyin, sizi ısırmazlar.
Kukularınız arasında kişisel favoriniz var mı?
Favorilerim var evet, ancak acemi bir sokak sanatçısı olarak kukularımın birçoğu kaldırıldığı veya yok
edildiği için çalışmalarımla bağlarımı koparmayı öğrenmek zorunda kaldım. Vajinsky projesine
başladığımda kendimi, eserlerimin bulunduğu sokaklardan veya parklardan kaçınırken buldum, artık orada olmayacaklarından veya zarar görmüş olabileceklerinden o kadar korktum ki. Bu söyleyeceğim biraz yapmacık gelebilir, ama “sıradan” bir sanatçı olarak, bu tür olayların üstesinden gelebilmek için psikolojik anlamda donanımlı değildim. Şimdi onları yaratıyorum ve unutuyorum. En azından unutmaya çalışıyorum.
Yaklaşmakta olan çalışmalarınız neler? Belki başka bir ülke? Mesela Türkiye?
Bir dizi büyüleyici projeye katılmaya davet edildiğim için çok şanslıyım. En son Ghent Üniversitesi
Bilim Müzesi’ndeki (GUM) ‘Phallus: Norm and Form’ sergisinde sergilenen iki eserim, yeni
malzemelerle ve yeni ortamlarda çalışmamı sağladı. Şu anda açıklayamam ama muhtemelen bu
söyleşi web sitenizde yayınlandığında (1 Mayıs) ortaya çıkmış olacak başka bir harika proje daha var.
Ancak, “geleneksel” sergilere katılma davetlerini kabul etmekten çekiniyorum çünkü Vajinsky
projesinin amacı asla bu değildi. Vajinsky sokağa ait. Sanat dünyasının stresinden ve beklentilerinden
arınmış, tamamen yapmak istediğimi, istediğim zaman ve istediğim yerde yapma özgürlüğüne
odaklanmış biri. Peki ya Türkiye? Tarihten büyülenmiş biri olarak, her zaman ziyaret etmek istediğim
bir ülke. Beni davet edin, mutlaka orada olacağım.
Son olarak ama çok önemli; ezeli düşmanınız Cockatanski’den haber var mı? Sonunda güçlü ve zarif
Vajinsky’ye karşı yenilgiyi kabul etti mi?
Cockatanski asla yenilgiyi kabul etmeyecek, hatta ateşkes yapmayı bile düşünmeyecektir. Eminim her
yerde, her köşe başında, gölgelerden fırlayıp kıllı hayalarını ve yürek yemiş o aletini duvarlara
çiziktirmek için doğru zamanı ve fırsat çıkmasını bekliyor. Ama dürüst olmak gerekirse, gitmiş olsaydı
onu özlerdim – yani, sonuçta her süper kahramanın bir düşmana ihtiyacı vardır, değil mi?
Zaman ayırdığınız için çok teşekkürler. Vajinalarınızın dünyayı ele geçirdiğini görmek dileğiyle…
Benim için bir zevkti. Sizlere gelecek planlarınızda bol şans diliyorum.
Son olarak bizden size küçük bir hediye; Tuba Beyret’ten, “kurutulmuş erik kılığına girmiş vajinalar”
sorular: Onur Keşaplı
yanıtlar: Vajinsky
çeviri: Savaş Avcı
ilk görsel: Glitterpuss (2022) – Vajinsky