Bizi yok etmekten çekinmeyen, kötülük dolu sinsi bir düşman…
Elindeki silahlar çok güçlü, tek bir darbesi bile öldürmeye yetiyor. Kendimizi savunamıyoruz çünkü onun silahlarını tanımıyoruz bile. Sürekli kayıplar veriyoruz, bazı günler binlerce arkadaşımızı kaybediyoruz ve gittikçe azalıyoruz.
Düşünsenize bir zamanlar dünya bizimdi, sayılamayacak kadar çoktuk, sonsuzduk. Gücümüze saygı duyuyordu, bize sığınıyordu. Meğer farkında bile olmadan kötülük dolu neslinin devam etmesine yardım ediyormuşuz. Ona güvendik, dahası kendimizi teslim ettik. Ah nasıl bu kadar tedbirsiz olabildik, böyle olacağını nereden bilebilirdik.
Bana kalırsa elinden asla düşürmediği küçük yeşil kâğıtlar yüzünden bizi katlediyor. Sayımız azaldıkça ve türlerimiz yok oldukça onun kâğıtları çoğalıyor. Bunun nasıl olduğunu bilmiyorum ancak o kâğıtlarla bizim aramızda bir bağlantı var. Kâğıtların üzerinde ne yazıyor acaba, belki de bizi öldürmesi gerektiği…
Hem farkında mısınız arkadaşlarımıza akıl almaz işkenceler yapıp onları öldürdükten sonra utanmadan üzgün olduğunu söylüyor, dahası bizi koruyacağına sözler veriyor. Ona asla güvenemeyiz. Çünkü o, artık küçük kâğıtları ve diğer tüm her şeyi biriktiren vahşi biri. Sanırım onu bu kadar vahşileştiren de biriktirmeyi öğrenmesi oldu.
Her neyse hepiniz düşmanımızı nasılsa tanıyorsunuz. Bugün toplanmamızın nedeni kendimizi nasıl koruyacağımızı düşünmek. Bir yol bulana kadar da gizlenmemiz gerekiyor. Aksi halde ona karşı plan yaptığımızı öğrenirse daha da acımasızlaşır. Zamanımız çok az ve binlerce türün bize ihtiyacı var. Unutmayalım ki onun kötülük dolu nesli bizimkinden daha değerli değil.