İzmir Selçuk’tan çıkıp, az ötedeki Ortaklar’dan sapıp, giderken sağda, dönerken solda göreceğiniz mütevazı girişinin “more than meets the eye”lığını perdelediği Magnesia antik kentine adım atarsanız, henüz yeni yeni gün yüzüne çıkmasına rağmen etkileyici ve hipodromunun görkemiyle albeni katsayısı epey yüksek bir yerleşkeyle karşı karşıya kalacaksınız. Araba kullanamayan ama beylik sürücü esprilerini Transformers sloganıyla* (log line? pitching? hell no!) rafineleştirmeye çalışan şahsiyetin uzun cümle despotluğunu aştıysanız Magnesia’daki asıl sürprize hazırsınız demektir;
you know him, you love him – himherthey – Genco Gülan!
Daha önce uzun uzadıya, ayrıntılandırarak gezdiğim kenti, Müze Kart bedavacılığında, ruh sağlığıma iyi gelmesi adına hızlıca kat ederken karşıma birkaç adet seramik şey çıktı. İlk – ve son – bakışta seramik öğrencilerinin, güzel sanatlar liselilerin veyahut üniversite yeni yetmelerinin elinden çıkma gibisinden bir izlenim veren şey’ler, derin kazı alanını çevreleyen şeritleri kukalar yerine tutsunlar, daha şıkımtrak dursunlar diye iliştirilmiş gibiydi. Sonra o yüce adı gördüm ve anladım ki şey’ler iliştirilmemiş, yerleştirilmiş! Şey’lerin elbette bir adı var: Gözyaşı Seramikleri, 2022, Zeus Tapınağı etrafında, sırlı ve boyalı seramik parçalar ile mekâna özgü yerleştirme ile yağmur hasadı…
Okumaya devam;
“Geçtiğimiz yıllarda Bergama’daki antik Pergamon Altarı konumunda ve ardından Berlin’deki Pergamon Müzesinde birer performans gerçekleştiren Genco Gülan bu kez de Menderes Magnesiası’daki (Magnesia ad Maeandrum) Zeus tapınağı için mekâna özgü bir proje hazırladı. Gülan yeni gün yüzüne çıkartılmakta olan Zeus tapınağını görünür kılmak için ‘Gözyaşı Seramikleri’ başlıklı bir proje geliştirdi. Sanatçı kazı alanı çevresine dizeceği, antik formları çağrıştıran terakota seramikler ile yağmur hasadı yapacak. Üzerinde Artemis tapınağı rölyeflerden ve diğer antik referanslardan (örneğin Zeus tapınağının orijinal mimarisi veya Kibele kült figürü) imgeler bulunan seramikler, günümüzün popüler imajları ile harmanlanarak boyandı. Hiciv taşıyan kompozisyonların renklendirilmesinde antik geleneğe referans ile siyah beyaz tercih edildi. Antik dönemdeki cam gözyaşı şişelerine (tear bottles) ithafla seçilen başlık ile de yurt dışına çıkarılan değerlerimize şapka çıkarıldı.”
Okuru kendinden geçiren sözcük seçimleri, out of nowhere parantez açıklamaları ve yazım yanlışları elbette bize ait değil. İnanmıyorsanız kendiniz bakın;
Genco Gülan eylemleri pek çok ülke ve kentte “performe edilmiş”, “yerleştirilmiş” biri ki zaten kendisi kendisinin bir müze olduğunu cümle âleme duyurdu bildiğiniz(!) üzere. Böylesine baştan çıkarıcı bir şahsiyetin araba sırtlamış Wonder Woman veya antik antik süzülen Captain Marvel (bir sağdan bir soldan, pardon, bir DC’den bir Marvel’dan ama kadın karakterlerden seçelim lütfen) işlemeli seramiklerine bakınca post modernitenin kendisi gözyaşı şişelerini (tear bottles, please) neyle doldurur bilinmez ama aklına “Bon Pour L’Orient”** (a.k.a. “Doğu için bu kadarı kâfi”) tabiri gelen yegâne kişi ben, sen, biz, siz, o, onlar değildir herhalde, öyle değil mi? Gerçi kimin umurunda? Buna şapka çıkarılır olsa olsa…
Would you like to know more?***
https://www.milliyet.com.tr/ege/cakmasi-almanyada-orijinali-ortaklarda-6809368
* https://www.youtube.com/watch?v=uRQtMVJKBFc