© 2022 Tüm hakları saklıdır. Developped by ordek.co .

after hours: the weeknd ve mecburi suçları I

Ekim 26, 2023
Erdem Doğan

Paylaş

After Hours (1985), Yönetmen: Martin Scorsese

New York’ta yaşayan Paul Hackett, çekici ama görünüşe göre ruhen dengesiz genç bir kadınla buluşmak için düşüncesizce şehir merkezine, Soho’ya gider ve kendini beklenmedik tesadüfler ve tuhaf durumlardan oluşan kâbus gibi gerçeküstü bir girdabın içinde bulur.

Ama konumuz bu değil. Konumuz Paul Hackett’in değil, Abel Tesfaye aka The Weeknd’in içinde bulunduğu kâbuslar. Bu kâbusların onu ve bizleri nereye sürüklediği. Asıl soru ‘Piyasaya’ ilk çıktığı andan itibaren bürünmüş olduğu ‘dengesiz, romantik serseri’ karakterinin nereye evrildiği ya da evrilmediği.

After Hours, by Madison Schubert

20 Mart 2020’de yayınlanan After Hours albümü için tıpkı Starboy albümünde yaptığı gibi bir tarz değişikliğine giden The Weeknd – Starboy şarkısının klibinde eski versiyonunu boğarak öldürmüştü – bu değişimle müziğinde de birtakım gelişmeler göstereceğini ortaya koyuyordu aslında. Albüm yayınlanmadan önce Mercedes ve The Weeknd arasında imzalanan anlaşma sonucu markanın bir reklam filminde albümün en güçlü şarkısı Blinding Lights’ın kullanılmasıyla gelmekte olan albüme olan ilgi bir hayli artmıştı.

Yine albüm çıkmadan önce albümün çıkış şarkısı olarak Heartless’ı seslendiren The Weeknd, kendisinde nelerin değiştiğini bu şarkıyla belli etmek ister gibiydi sanki:

Never need a bitch, I’m what a bitch need

Tryna find the one that can fix me

Daha önceki albümlerinde de bu tarz bir söz yazarlığına girişmiş olan The Weeknd’in albümü – diğer şarkıların arasında aslında o kadar da güçlü olmayan – bu şarkıyla açması göstermek istediği duruşa bir kanıt niteliğinde sayılabilirdi belki, ta ki albümün diğer şarkıları ortaya çıkana kadar. Albüm yayınlandığında görüldü ki The Weeknd değişken ruh halini yine şarkılarına yansıtmıştı. Bu albümü iyi anlayabilmek için Abel’in ünlü model Bella Hadid’le yaşadığı çalkantılı ilişkiyi iyi yorumlamak gerek. 2015 yılında başlayan ilişki 2016 yılında son buldu. Gereğinden fazla popüler şarkıcı Selena Gomez ile bir ilişkiye başlayan The Weeknd terk edildi ve kalp kırıklığını gidermek için yeniden Bella Hadid’in kapısını çalsa da 2019 yılında ilişki tekrar son buldu. Bu ilişkiyi iki kez bitiren de, sevgilisinin kalbini kırıp onu terk eden de The Weeknd olmuştu.

Peki, bunları bilmek neden önemliydi? Albümün ilk şarkısı Alone Againde The Weeknd şunları söylüyordu:

I took too much, I don’t wanna die

I don’t know if I can be alone again

I don’t know if I can sleep alone again

Albümün Bella Hadid için yazıldığı kulislerde konuşulmaktaydı zaten. Yalnızlıktan korkan The Weeknd’in yaptığı şeylerden pişman olduğu ortadaydı. Aynı şarkıda kendi kalbinden “soğuk ve küçük” diye bahsetmesi de konuşulması gereken bir başka nokta olmuştu. İkinci şarkı Too Late, The Weeknd’in iyice kendini suçladığı bir noktaya doğru gittiğimizi gösteriyordu:

I let you down, I led you on

I never thought I’d be here without you

Hardest to Love ve Scared to Live şarkılarında da aynı temayı işleyen The Weeknd’in kendi karakterini ortaya koyduğu ve bizleri yeniden şaşırtmadığı şarkı ise Escape from LA oldu. Bu şarkıda yaptığı ve yapacağı şeyleri kendi suçu olmaktan çıkaran ifadelerde bulunan The Weeknd, suçlamak için oldukça ilginç bir grubu seçmiştİ:

Girl, when you’re ready, you know where I stay

When it comes to all these hoes, I’ll never chase

But this world is such a, such an evil place

Man, these hoes will always find a way

‘Cause when I’m on the liquor, I go crazy

And for that pussy, you know I’m a slave, yeah

‘Suç benim değil, ben ne yapabilirim ki?’ The Weeknd’in yazının başında bahsettiğimiz Heartless parçasını albüm içerisinde bu şarkıdan sonra konumlandırması rastlantı değildi elbette. Albüm boyunca Los Angeles korkusunu yüzümüze vuran, Las Vegas’ta kendini evinde gibi hissettiğini ifade eden Abel’in sekizinci şarkı Faith’in sonuna yerleştirmiş olduğu ambulans sesleri ve şarkının ‘outro’sunda sarf etmiş olduğu sözlerle birlikte düşünüldüğünde, yaratmış olduğu karakterin ölümüne şahit olduğumuzu söyleyebiliriz:

I ended up in the back of a flashing car

With the city shining on my face

The lights are blinding me again

Burada bahsi geçen ‘flashing car’ın ambulans olduğu oldukça açık. Teorilere göre bu şarkıdan sonra karakterimiz ölüyor ve diğer şarkıları The Weeknd’in hayaletinden dinliyoruz. Blinding Lights’ta bizlere öbür dünyadan veya ‘araftan’ sesleniyor çünkü bir başka teoriye göre karakterimiz bu albümde ölüyor ve bir sonraki albüm Dawn FM’de arafa düşüyor. The Weeknd son albümünde ise karakterin cennete mi yoksa cehenneme mi gideceğine karar verecek gibi görünüyor.

Tabii ki bu hayran teorileri gerçek olmayabilir. Tüm bunlar bir planın parçası olmayabilir. Asla gerçekliğini bilemeyeceğimiz en önemli şey ise The Weeknd’in yapmış olduğu ve bizlere birer suç olarak gelen şeyler konusunda ne düşündüğü. O bunlar için kendini suçluyor mu? Bu suçları neden işliyor? Neden kendisini seven insanların kalbini kırıyor? Yoksa suçlu başkası mı? Gelgitli ruh halini yansıttığı albümü ise şu sözlerle tamamlıyor The Weeknd:

Where are you now when I need you most?

I gave it all just to hold you close

Sorry that I broke your heart, your heart

And I said, baby

I’ll treat you better than I did before

I’ll hold you down and not let you go

This time, I won’t break your heart, your heart, no

Çok enteresan değil mi?


kapak görseli: Oğulcan KatmerAI Prompter

https://www.instagram.com/ai.da.vinci/


Diğer Yazılar

sine-haiku XI: Benny’s Video

Camdaki silahBir ora bir burayaİki kez patlar! görsel: Benny’s Video, 1992, Michael Haneke

yenilgi hissiyle karışık huzursuzluk

Ruat tutarlı biri değildi. Yazın tam ortasıydı. “Kahretsin! çok sıcak bir gün” dedi, evet, maalesef kendine dedi….

o piyanonun kanatları gerçekten yoktu

bir olimpiyat eleştirisi O piyanonun kanatları gerçekten yoktu çünkü bir evrim harikasıdır tüyler, teni anlamsız …



© Tüm hakları saklıdır. Developped by ordek.co .