Bertrand Mandico’nun yönettiği, bir M83 müzikali “Extazus”, yeni romanının yaratım sürecindeki bir yazarın, kurgusundakilerle içiçeleşmesinin ve anlatının denetimden çıkışının yaralarla bezeli deforme ve erotik bir dokuyla aktarılması şeklinde özetlenebilir.
Sözcük anlamında extazar haline, yani extazy’lenmiş vaziyete tekabül eden “Extazus”ta yazarın klişe ve erilliği karşısında kurmacanın anlatıya/romana ve hatta yazara bizzat el koyması söz konusudur.
Epizodik halde – Extazus, Peach Machine ve Nirvana Queen adlı – üç bölümden oluşan film, Breton’un sürrealizmin uyuşturucu etkisiyle benzeşimlerini betimleyişini akla getirmektedir;
“Sürrealizm, zihin üzerinde uyuşturucuların yarattığı etkiye benzer bir etki yarattığını düşünmek içi her türlü haklı gerekçemiz var. Tıpı uyuşturucular gibi, sürrealizm de insanda bir ihtiyaç hali yaratır ve onu korkunç isyanlara sürükleyebilir”.
Akıldışılığı, saçmalığı ve rüya-kâbus arafında devinen gündüzdüşlü haliyle gerçeküstücü bir eser olmanın zamansız patikasını kat eden “Extazus”ta, Mandico’nun gelenekselleşmiş motiflerine ek olarak yaralar, yarıklar, açıklıklar, penetrasyonlar ve oyun konsollarıyla Ridley Scott’ın “Alien”ını çağrıştıran falluslar sıklıkla görünmektedir. Hatta falluslar bizzat oluşturulan yaralardan, deşme ve eşelemeyle, kurcalamayla çıkmaktadır.