Baudrillard, sanattaki (veya sanat dünyasındaki) ölümü pek çok açıdan ekspoze etmeye çalışır. Bu anlamda onun yaptığı bir tür otopsi işlemidir. Ölümün sebebini araştırır, rapor yazar, tanı koyar. Yazdıkları ölüyü diriltmeye değil, merakı dindirmeye yarar en fazla. Baudrillard’ın araştırması nihilist bir araştırmadır bu açıdan. Her şey yok olup gitmeden önce, yani toprağın altına girmeden önce Baudrillard üzerine düşeni yapar. Ölüm, dirimden bellidir.
Buna bir örnek düşünüldüğünde, aslında en yerinde örneğin Baudrillard tarafından verildiği ve daha fazlasının düşünülmemesi gerekliliği ortaya çıkar. Zira Baudrillard, Andy Warhol’un üzerinde sıkça durur. Ona göre Warhol, sanatın ölümünü ve kendisinin de bunda payı olduğunu itiraf eden cesur katillerden biridir. Baudrillard’ın yaptığı otopside Warhol’un spermine ve sevinç gözyaşlarına rastlanır. Warhol, ölümü gerçekleştirmek ve sonra herkesle kutlamak adına ‘Fabrika’yı kurmuştur: İçi boşaltılmış, hiyerarşik olarak dekarasyon sınıfına düşürülmüş, sadece fiziksel varlığıyla ilgi ve dikkat çekebilen ‘şey’ler imparatorluğu. Nihilizmi anlamlı kılabilen yegane güç. Hiçliğin dekorize edilmiş, cool hali.
Bu serideki fotoğrafların iki amacı vardır: Birincisi, diğer serilerde olduğu gibi kusursuzu üretmeye yönelik komplekse yakından bakmak, kusuru ağırlamak ve onun gönlünü hoş tutmaktır. Diğeri ise Baudrillard’ın imgesini dolaşıma sokarak aşkınlığın ölümüyle ilgili çizdiği çemberin tamamlanmasına katkıda bulunmaktır. Baudrillard’ın sureti fetiş bir obje gibi kullanılmış, erotik kusurluluğun yarı kalmışlığına gerekçe olarak sunulmuştur. Otopsi işini üstlenen başkaları çıksa da Baudrillard dikizlemeye her daim devam edecek gibi görünmektedir.