Arda Can Serin – Emre Doğan – Kardelen Gamsız – Mohammed Ghelichi – Sergen Akın – Yaren Kaya
Baudrillard’ın metinlerinde, metin ve satır aralarında ve hatta belki de sözcük aralarında örmüş olduğu kusur ve gerçeklik veya kusur ve yaşam ikiliklerine dair bir açılımlamaya örnek üretmek gerekirse ‘oyun hamuru metaforu’ ismiyle hatırlanabilecek bir ‘uydurum’dan bahsedilebilir. Bu metafor, ‘creationistler’in kusursuzluğa dair tatsız ütopyasına oldukça ters ve hatta ‘anti’ bir konumda, bu anlamda belki de bir eğitim niteliğindedir. Buna göre bir oyun hamuru ele alındığında ve avuç içinde sıkılmaya başladığında parmaklar arasından ve elin yarıklarından/kıvrımlarından fışkıradurur. El açıldığında oyun hamuru ismi verilen ‘şey’ elin şeklini almıştır. Sorunsal da tam olarak buradan filizlenir: Tarihsellikten yoksun bir ‘bakma’, oyun hamurunun ergonomik yapısını ‘uyum’la izah eder/etmeye çalışır/ettiğini sanır. Elde tutulan şey adeta bir ‘tasarım’dır, minare kılıfına uygundur. Geriden bakmayı öğrenmiş bir ‘bakma’ ise ortaya çıkan şekildeki, daha doğrusu şeklin hafızasındaki sıkışmayı, çarpışmayı, kızışmayı ve sonrasındaki ‘sönüşme’yi bilir, hiç olmazsa tahmin eder. Din ve bilim arasındaki sokak kavgasının da alt-metni buradadır.
Baudrillard’a göre gerçeklik tasarlanamaz. Zira tasarımın ana amacı kusursuz olmaktır. Bu nedenle tasarlanarak gerçek olunamaz. Gerçek; sıkışmayı, çarpışmayı, kızışmayı ve sonrasında ‘sönüşme’yi içermelidir. Nedir bunlar? Kusuru ortaya çıkaran tüm ‘olamamalar’: Üçüncül hasarlar, dolup taşmalar, doldurup boşaltmalar, boğulmalar, matematiksel bir düzeni olduğu zannedilen evrene karşı alınmış kalıcı mağlubiyetler. Hiçbir şeyi tasarlayamamaya/tasarlayacak olamamaya karşı melankolik bir teslimiyet.
Bu serideki tüm fotoğraflar tam olarak tasarlanmayan fakat tesadüfi de olmayan işlerdir. Hiçbir yanyana getirmeyi ‘gerçekliğe rağmen’ yapmamayı, becerikli ‘kusur’lar üretmemeyi, ‘güzellik’ denilen şeyi kusurdan izole düşünmemeyi ve pahasına bakmadan güzelliği alımlamamayı şiar olarak benimsemiş bir disiplinin sonucudur: Bir şey çok güzelse, güzel değildir. Bu fotoğrafların mottosu budur.
Arda Can SerinArda Can SerinArda Can SerinArda Can SerinArda Can SerinArda Can SerinArda Can SerinArda Can SerinArda Can SerinArda Can SerinEmre DoğanEmre DoğanEmre DoğanEmre DoğanEmre DoğanEmre DoğanEmre DoğanEmre DoğanEmre DoğanEmre DoğanKardelen GamsızKardelen GamsızKardelen GamsızKardelen GamsızKardelen GamsızKardelen GamsızKardelen GamsızKardelen GamsızKardelen GamsızKardelen GamsızMohammed GhelichiMohammed GhelichiMohammed GhelichiMohammed GhelichiMohammed GhelichiMohammed GhelichiMohammed GhelichiMohammed GhelichiMohammed GhelichiMohammed GhelichiSergen AkınSergen AkınSergen AkınSergen AkınSergen AkınSergen AkınSergen AkınSergen AkınSergen AkınSergen AkınYaren KayaYaren KayaYaren KayaYaren KayaYaren KayaYaren KayaYaren KayaYaren KayaYaren KayaYaren Kaya